Yrd. Doç. Dr. Aylin Ünaldı, IETLS ve TOEFL gibi dil ölçüm sistemlerini ve yabancı dil eğitiminde çözüm bekleyen sorunlar konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: “Ocak ayında basında yer alan bir habere göre IELTS sınavında Türkiye Avrupa’nın epey gerisinde, 39 ülke arasında 23. olmuşuz. British Council’in kısa bir süre önce yayınladığı bir raporda da Türkiye’de İngilizce eğitim veren üniversitelerde aslında bu eğitimin başarılı olmadığı belirtiliyor. Dil öğretmenin optimum şartlarını sınıflarda sağlamak için biz dilciler senelerdir tavsiyeler veriyoruz. Bunlar başta iletişimsel metotları kullanabilecek öğretmenler yetiştirmek, öğretmenlerin kendi İngilizcelerinin belli bir seviyede olmasını sağlamak ve İngilizce eğitiminin devamlılığını sağlamaktır’’. Bugün devlet liselerinden mezun olanların İngilizce’yi yeterli derecede konuşamadığını belirten Ünaldı, yabancı dile yeterli yatırımın yapılmadığına dikkat çekti. “Dil eğitimi üniversiteden önce çözülmeli” Ünaldı dil eğitimi ile ilgili şu görüşleri dile getirdi: “Dil öğrenmedeki en önemli kriter dile maruz kalmak, o dili kullanmaktır. Dili kullanabildiğiniz sürece öğrenirsiniz. Dil zamanla biriken ve gelişen bir kabiliyettir. Dolayısıyla kısa zamanlara yoğun olarak sıkıştırıldığında öğrenme verimli olamayabilir. Dil öğrenimi devamlılığı olan bir eylem olmalıdır. Yetinin içsel olarak gelişmesi gerekir ve dil öğrenmeye küçük yaşlarda başlanmalıdır. Küçük yaşlarda başlamanın birçok avantajı vardır. Doğduğumuzda en çabuk gelişen yetimiz dil öğrenme yeteneği. Sonrasında öğrenme yetilerimiz nitelik ve nicelik değiştiriyor. O yüzden, dil öğrenimi üniversite dönemine bırakılabilecek bir şey değildir. Bugün üniversiteyi kazanan öğrencilerin önemli bir bölümü 18 yaşına kadar hiç İngilizce öğrenmiyor. Bu öğrencilerin bir sene içinde başlangıç seviyesinden başlayıp İngilizce öğrenmeleri elbette beklenemez. Öğrenebilen küçük bir azınlık da olağanüstü çaba harcamış özel öğrenciler oluyor.” “İngilizce dersleri çok farklı programlanmalı” Ünaldı şöyle devam etti: “İngilizce dersleri diğer derslerden çok farklı bir şekilde programlanmalıdır. Öğrenciler kendi seviyelerine uygun İngilizce görmelilerdir. Bir öğrenci birinci seviyedeyse ve gereken sınavı geçemiyorsa geçene kadar o seviyede kalmalı, gerekirse o seviyede mezun olmalı. Seviye atlanması için gereken sınav ise merkezi ve ulusal ama iyi kalite bir sınav olmalı. Ülkemizde de öğrencilere senede 3-4 defa sunulan ve öğrencilerin kendi okullarındaki bir üst seviyeye geçip geçemeyeceklerini belirleyen bir sınavlar dizisi olmalı. Sınavlar seviyelere göre, iletişimsel İngilizcenin ölçülebileceği şekilde düzenlenir ve yapılandırılırsa, sınıflarda yapılan öğretim ve öğretmen eğitimi üzerinde çok olumlu gelişmeler izleyebiliriz. Sınavlar daha iyi tasarlandıklarında çok ciddi olumlu etkiler yaratabildiği gibi kötü tasarlandıklarında da olumsuz etkiler yaratırlar. Bu yüzden, yeni bir sınav ve eğitim sistemi geliştirileceği zaman üniversiteler ve devlet işbirliği yapıp araştırmayla desteklenen bir program dâhilinde bunu yapmalılar ki verimli bir sistem geliştirilebilsin.” |
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.