Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan İstiklal Marşımızın kabulünün 100. Yıl dönümündeyiz.
Mehmet Akif Ersoy, Babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Devleti'ne bağlı Arnavutluk'un İpek kazasına bağlı Şuşise Köyü'nden İstanbul'a gelmiş, annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi'nin kızı olarak Samsun'da doğmuştu.
İstiklal Marşı’nın yazılışını anlatan Selma Argon, dedesini ve onun yaşadıklarını anlatırken zaman zaman duygusal anlar yaşadı. Dedesi Mehmet Akif Ersoy’un gerçek bir vatansever, aynı zamanda kahraman bir şair olduğunu dile getiren Argon, ‘Ben de dedeme yetişemediğim için biraz burukluk hissediyorum; ama okuduklarımdan ve arkadaşlarımızın yazdıklarından her şeyi öğreniyorum. O’nun hakkında ne bulursam okuyorum, araştırıyorum ve arşivliyorum’ dedi.
Dedesini araştırdıkça hayretlere düştüğünü ifade eden Argon, ‘Her seferinde beni hayrete düşüren bir dedemiz var, çok yönlü bir insan. Karakter sahibi, fazilet sahibi bir insan; böyle bir insan kavminden olmak bana müthiş bir gurur veriyor’ diye konuştu. Selma Argon dedesi ile ilgili şunları anlattı: ‘Bildiğiniz gibi 20 Aralık 1873 yılında İstanbul Fatih’te doğar, Arnavut kökenli bir baba tarafından buraya gelip Tokat’a yerleşen ve daha sonrasında İstanbul’da büyüyen bir çocuktur. Annesi der ki babaya; benim oğlum din bakımından yetişsin, hoca olsun. Babası da der ki; din bakımından ben ona her şeyi öğretirim, o müspet okullara gidecek. İlk doğduğunda babası ona doğum tarihini belirten bir bakıma da ekmek anlamına gelen Ragif ismini verir. Ragif zor söylenen bir isim olduğu için zaman içerisinde Akif olarak akıllarda kalır. Akif, okul hayatı boyunca hep birincilikler kazanmıştır. 14 yaşındayken babası vefat eder. Ortaokul lise çağlarına gelince annesi ve küçük kız kardeşinin bakımı üstüne kaldığı için rüştiyeyi bırakır. Ziraat okulu açılmış, mezunları hemen iş bulma imkanı sağladığı için oraya geçmiş ve orayı birincilikle bitirmiş. Hem veteriner hekim, hem de ziraat mühendisi olarak 21 yıl boyunca bir fiil görev yapmış ve birçok yer gezmiştir. Gezdiği yerlerde birçok kişiyi bilgileriyle aydınlatmış, onlara doğru bildiği şeyleri öğretmiştir. Dedemiz bilime hayran biriydi.’
Dedesinin bir ara Mısır’a gittiğini ve burada 11 yıl kaldığını, daha sonra hastalanınca tekrar İstanbul’a geldiğini belirten Argon, İstanbul hayatını ise şöyle özetler: Beylerbeyi’nde otururken gece kapı çalınır ve asker olduğu her halinden belli olan, ama sivil olan bir genç Ankara'dan haber getirdim der. Dedem gençle konuştuktan sonra hemen toparlanıp Ankara'ya gider. Çünkü Mustafa Kemal'den mektup gelmiştir. Gider ve görevlendirildiği Burdur milletvekilliği vazifesine başlar. İstiklal Marşı için bir yarışma açılır ve bu yarışmayı kazanacaklara 500 bin lira gibi bir ödül verilecektir. 724 şiir arasında coşku yaratan bir şey bulunamaz. Üstadı tanıyanlar neden senin şiirin yok diye, onun için araya girenler biz senin adına söz verdik bu şiiri sen yazmalısın diye ısrar da bulunuyorlar.
Mehmet Akif Ersoy vatanıma yazacağım şiiri para karşılığında yazmam diyor ve yarışmaya katılmayı reddediyor. Uzun ısrarlar üzerine şiiri yazıyor ve meclise gönderiyor. Ancak parayı kabul etmeyeceğini de bildiriyor. Son gün teslim edilen şiir üç defa okunduktan sonra TBMM tarafından 12 Mart 1921 tarihinde kabul ediliyor.”
Mehmet Akif Ersoy, 1920 tarihinde Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisi’ne seçildi. 17 Şubat 1921 günü İstiklal Marşı´nı yazdı. Meclis 12 Mart 1921’de bu marşı kabul etti. Mehmet Akif milletini ve dinini seven, insanlara karşı merhametli bir mizaca sahip, şair tabiatının heyecanlarıyla dalgalanan, edebi bakımdan kıymetli şiirlerin yazarı meşhur bir Türk şairidir. İstiklal Marşı şairi olması bakımından da "Millî Şair" ismini almıştır. Mehmet Akif Ersoy 27 Aralık 1936’da İstanbul’da vefat etti. Edirnekapı mezarlığında, en iyi dostlarından Baban Zade Ahmet Naim’in yanına defnedildi.
Sağlıklı kalın huzurlu kalın hoş cakalın……